bildiginiz gibi madride geldigimden beri kendimi 7. sanata verdim. bugun madride geldigimden beri izledigim en iyi 13 filmi paylasicam sizinle. filmlerinin sirasinin hic bir onemi yok..
Bacheha-Ye Aseman (Cennetin Cocuklari, Iran)
neredeyse cektigi her filmle odul alan yonetmen Majid Majidi'nin sanirim en guzel filmi. Yogun ve stres dolu gecen bir gunun ardindan yasadiklarinizin ve kafaniza taktiklarinizin ne kadar degersiz ne kadar kucuk seyler oldugunu size hatirlatacak olan bir film. Majid Majidi bir cift ayakkabinin hikayesine adadigi bu filminde iyi bir film yapmak icin iyi bir senaryo ve istekli oyunculardan baska bir seye ihtiyacinizin olmadigini kantiliyor. belki bir basyapit degil ama, sizi salya sumuk aglatana kadar duygu somurmeyi siar edinen yonetmenlerin ders olarak okumasi gereken bir eser.
Hors de prix (Pricelesss, Fransa)
Amelie ile gonullerimizi fetheden Audrey Tautou'muzun, yeteneginin tek bir filmle sinirlandiramayacagini bagira cagira soyleyen filmi. Hayatini yasli zenginlerin kalbini calarak kazanan bir kiz ile, bir garsonun hikayesi. Film tabii ki benim anlatimim kadar guduk degil. Eglenceli, duygusal, film kirliliginin hat safhada oldugu gunumuzde kesinlikle tadilmasi gerek.
Homem Que Copiava, O (The Man Who Copied, Brezilya)
Labarotuvardaki Brezilyali arkadasimin tavsiyesi uzerine, -acikcasi pek de umitli olmayarak- izledigim bu film Brezilya sinemasini biraz daha eselemem gerektigini ogretti bana. Kieslowski'nin sikiciligini atin, eski turk filmlerinin ucuz ama samimi havasini koyun, bunun uzerinin cok hos bir senaryo ile suslendigini dusunun. Harika olmaz miydi. Baska hangi filmde, soygun yapan adama piyango vurur? Hincal uluc gibi bir "ortalama zevk uzmani"nin tavsiyesi gibi bakmayin. Cok seveceksiniz.
M (M, Almanya)
1931 yapimi bir alman filmi olmasi sizi korkutmasin. Akici uslubuyla gayet basarili. tabi filmi izlemek icin sinema tarihine bir merak olmasinin sart oldugunu soylemezsem hata ederim. Fritz Lang'in en az bir filmini izleyen herkese siddetle tavsiye olunur.
Double Indemnity (Cifte Tazminat, ABD)
Femme Fatal ve Film Noir den hoslananlarin cok sevecegi bir film. Tabiri caizse bu furyalarin agababasi. Zengin kocasindan kurtulmak isteyen bir kadin, ve sigorta sirketinde calistigi icin tazminat meselelerini cok iyi bilen bir adam. Holywood un tahmin edilebilirlik sorununu hesaba katmazsaniz cok severek izleyeceginiz bir film.
Oldboy (Old Boy, Guney Kore)
Gorsel ve duygusal acidan inanilmaz dolu bir film. Tarantino tadini almak icin 2 sene beklemek zorunda kalanlar icin kacirilmamasi gereken bir firsat gibi. Uzun bir filmi insani sikmadan izletebilen kac yonetmen kaldi ki gunumuzde. mutlu son hasataliginin uzak doguya sirayet etmesinden baska sikayet edebilecegim hic bir tarafi yok. Dogal ama surprizlerle dolu bir film.
12 Angry Men (12 Sinirli Adam, ABD)
Tek mekan filmi size sikici mi geliyor? Eski filmlerden hoslanmiyor musunuz? Siyah beyaz diyince iciniz mi daraliyor. Henry Fonda diyince Leonardo Di Caprio mu diyorsunuz. O zaman onyargilarinizdan kurtulmak icin bu filmi izlemelsiniz. Film bu sene de cekilseydi, renkli de olsaydi hic bir sey degismeyecekti. Bir solukta izleyeceginiz bir film. Adalet, onyargi ve ikna kabiliyeti hakkinda soyledigi cok sey var. 12 kisinin her birine mukemmel oyunculuklarindan oturu tesekkur etsek yeridir.
The Man Who Wasn't There (Orada Olmayan Adam, ABD)
Coen Kardeslerin muzip uslubunu seviyorsaniz tam size gore. Her zaman is ceviren kisi kadin olmak zorunda degildir di mi. Bazi yonleriyle Film Noir e goz kirpan bu filmde Coen kardesler yine sinema tarihinde uzun sure tartisilacak bir karakter yaratmislar. Chain smoker bir berber olan Crane, bir Bukowski ya da Camus romanindan firlamis adeta.
WALL·E (WALL E, ABD)
Yine Pixar, yine basyapit. Ama bu zamana kadar yaptiklarinin en iyisi diyebilirim. bu sefer sunlar icin bunlar icin demiycem. direk herkes icin her yas icin. toy story ve nemo ile kalbimizi calan, ratatouille ile temposunu dusuren PIXAR animasyon studyolari yine bir cizgi filmle sizi hem aglatacak hem de guldurmekten yerlere yatiracak.
Buono, il brutto, il cattivo., Il (Iyi, Kotu ve Cirkin, Italya- Ispanya - Bati Almanya)
Fazla soze gerek var mi? 30 dogumlu olmasina ragmen hala calismaya ve harikalar yaratmaya devam eden Eastwood babamizin -ki kotu ve cirkinin unutulmaz performanslarini soylemeden gecersek tas oluruz- bir basyapiti. Kaciranlara ve unutanlara bir hatirlatma olsun sadece.
Equilibrium (Isyan, ABD)
Bir anti utopya filmi. Evet en iyisi degil belki. Evet icinde bir cok klise unsur barindiriyor. Ama digerlerinden once bunu izleseydik belki de efsane bu olacakti. Cristian Bale kisisinin kabizligindan fazla irite olmuyorsaniz peynir ekmek gibi gidecek bir film.
The Dreamers (Dusler, Tutkular, Suclar, Fransa - Italya - Ingiltere)
Bertolucci... Biliyorum ki bu filmi sadece Eva Green icin izleyecek olanlariniz var. Hata da etmezsiniz. Aykiri fikirleri, yasakli dusunceleri ile 68lilere bir saygi durusu niteligindeki film, Bertolucciye belki de omur boyunca bitiremeyecegi bir kredi vermek zorunda birakiyor bizi. (en azindan beni)
Mala educación, La (Kotu Egitim, Ispanya)
Ekmegini yedigim topraklardan bir film. Almadovarin escinselligi gozumuzun icine sokmasi disinda sahane bir film. Bana sorarssaniz Gael Garcia Bernal'in 3 karakteri canlandirip 3unun de kuyruklarini birbirine degdirmemesi filmi film yapan etmen. onyargisiz izlerseniz muthis keyif alacaginiz bir film.
18 Aralık 2008 Perşembe
16 Aralık 2008 Salı
ahmet hakan adli sarlatan
iskele sancakla tanidik onu. kanal 7 nin kozasini yirttigi zamanlardi. ana haberin arkasindan 2 saatlik ayri bir haber programi yapardi. daha sonra bu ana habere donustu. en yakin rakibinin reha muhtarin simdi ki youtube a benzeyen maymunlar cehennemi nam show haberdi. memleketin en aykiri en sivri en deneyimli en yenilikci isimlerini belki de cahil cesaretiyle programinda agirlardi. ama gun geldi. yollarini ayirdi kanal 7 ile. sabahta yazmaya basladi bi sure sonra. keyifle okudum onu. iki cenahi (muhafazakar - sosyal demokrat) da iyi analiz edebilmis bir insanin yorumlari ve deneyimleriydi yazdiklari. iki taraftaki carpikliklari, orta noktalari, gulunc durumlari acmazlari akici bir uslupla paylasiyordu. derken icinde cagla sikel gecen 3 yazi yazdi ardarda. sanirim yepyeni bir yere transfer olusunu kutluyordu. kendisiyle de dalga gectigi icin bu konu hakkinda pek ciddiye almadim. ama ne mi oldu sonra. sonra birbirini izledi baska kose yazarlariyla polemiklere girmeler. kirk yillik bab-i ali yazariymis gibi tiratlar attirmalar. icinde magazindan baska bir sey olmayan, ve siyasi dedikodudan oteye gecemeyecek analizler. ve sabah safhasi sona erdi bir gun bilmedigim bir sebepten oturu.
macerasinin hurriyette devam edecegini duyunca sevindim. ama hurriyette de sabahta son bulan usluptan basladi yazmaya. bol magazin, bol elestiri, bol siyasi dedikodu... ama hurriyette yeni olarak ben bu camiayi yaladim yuttum hoca tarzi basladi. ee hali hazirda akp hukumeti vardi. durum boyle olunca her haftaya ayri gundem, her gundeme camiadan alinmis bir ani, e biraz da ahkamla tatlandirirsan. al sana kose yazisi.
sinif degistirme cabasini anlayisla karsiladim. tamam sikilmissin belli eski camiadan. geldin nisantasi cocugu oldun guzel. eski camiayi zamaninda pek sevmemis de olabilirsin onu da anlarim. ama cizgisinin geldigi son nokta malesef su: eski camiamdan nefret ediyorum, yeni camiamin da gelebilecegim en iyi yerine gelebilmek icin odeyemecegim bedel yoktur.
yani sanat icin soyunucam dese bu kadar olurdu. gun gectikce emin colasan ile yilmaz ozdile ve hatta hatta ilhan selcuga kayan yazi tarzi, beni saf degistirmis insanlarin, eski saflari ile ilgili soylediklerine pek kulak asilmamasi yonundeki egilimimi guclendirdi... sen eski mahallende guzeldin be ahmet hakan. yillarca kapiciligini yaptigi apartmani en sonunda satin alan adam tribinden oteye gidemeceksin malesef bu yuzden. yeni camian seni sever oper oksar simartir belki ama, sen asla onun ileri gelenlerinden olamayacaksin, bu kimliksilikle, bu kisiliklislikle, bu cizgisizlikle, bu ilkesizlikle olabilecegin tek sey, yeni camianin recep ivedigi olmaktir. onu da basarmak uzeresin.
macerasinin hurriyette devam edecegini duyunca sevindim. ama hurriyette de sabahta son bulan usluptan basladi yazmaya. bol magazin, bol elestiri, bol siyasi dedikodu... ama hurriyette yeni olarak ben bu camiayi yaladim yuttum hoca tarzi basladi. ee hali hazirda akp hukumeti vardi. durum boyle olunca her haftaya ayri gundem, her gundeme camiadan alinmis bir ani, e biraz da ahkamla tatlandirirsan. al sana kose yazisi.
sinif degistirme cabasini anlayisla karsiladim. tamam sikilmissin belli eski camiadan. geldin nisantasi cocugu oldun guzel. eski camiayi zamaninda pek sevmemis de olabilirsin onu da anlarim. ama cizgisinin geldigi son nokta malesef su: eski camiamdan nefret ediyorum, yeni camiamin da gelebilecegim en iyi yerine gelebilmek icin odeyemecegim bedel yoktur.
yani sanat icin soyunucam dese bu kadar olurdu. gun gectikce emin colasan ile yilmaz ozdile ve hatta hatta ilhan selcuga kayan yazi tarzi, beni saf degistirmis insanlarin, eski saflari ile ilgili soylediklerine pek kulak asilmamasi yonundeki egilimimi guclendirdi... sen eski mahallende guzeldin be ahmet hakan. yillarca kapiciligini yaptigi apartmani en sonunda satin alan adam tribinden oteye gidemeceksin malesef bu yuzden. yeni camian seni sever oper oksar simartir belki ama, sen asla onun ileri gelenlerinden olamayacaksin, bu kimliksilikle, bu kisiliklislikle, bu cizgisizlikle, bu ilkesizlikle olabilecegin tek sey, yeni camianin recep ivedigi olmaktir. onu da basarmak uzeresin.
15 Aralık 2008 Pazartesi
ferhan sensoydan nefret etmemin sebepleri
http://www.youtube.com/watch?v=D01ewBn2cQQ
ne bu simdi? sanat mi? ataturkun lafini soyleyip kendini zorla alkislatmak... bu mudur yaraticilik? bu mudur oyunculuk. sen zaten ataturkun a sini soyledigin anda -ki ferhan sensoyun izleyici kitlesindeki kireclesmis beyaz turk kemalizmine hic girmiyorum- illa birisi alkislayacak. zaten turk toplumunda biri alkislayinca ondan cok alkislamak, yetinmeyip ayaga kalkmak omuzlara almak bir gelenektir, ataturk isin icine girince kizilca kiyamet illa kopacak. bu bedava...
ferhan sensoydan nicin nefret ediyorum
bir sisme kadin esprisi ile bir koca film cikarttigi icin (Pardon). Hayatimda tebessum dahi etmeden bir komedi filmi izlememi sagladigi icin (Sans Kapiyi Kirinca). ve bunlarin ustune, ismail dumbulluden, munir ozkula gecen kavugun hala sahibi oldugu icin. ve o kavugu sahan denen lavuga vereceginden emin oldugum icin
ferhan sensoydan neden nefret ediyorum
"muslumanlar nasil hacca gidip haci oluyorlarsa ben de kominist oldugum icin kubaya gidince haci oldum" dedigi icin. hayir komunist oldugu dinsiz oldugu icin degil, bunu yapan adam 10 yil once akbank reklaminda oynadigi icin.
ferhan sensoydan neden mi nefret ediyorum
sadece sevmemenin, begenmemenin, nefret etmenin en dogal hakkim oldugunu dusundum icin nefret ediyorum...
ne bu simdi? sanat mi? ataturkun lafini soyleyip kendini zorla alkislatmak... bu mudur yaraticilik? bu mudur oyunculuk. sen zaten ataturkun a sini soyledigin anda -ki ferhan sensoyun izleyici kitlesindeki kireclesmis beyaz turk kemalizmine hic girmiyorum- illa birisi alkislayacak. zaten turk toplumunda biri alkislayinca ondan cok alkislamak, yetinmeyip ayaga kalkmak omuzlara almak bir gelenektir, ataturk isin icine girince kizilca kiyamet illa kopacak. bu bedava...
ferhan sensoydan nicin nefret ediyorum
bir sisme kadin esprisi ile bir koca film cikarttigi icin (Pardon). Hayatimda tebessum dahi etmeden bir komedi filmi izlememi sagladigi icin (Sans Kapiyi Kirinca). ve bunlarin ustune, ismail dumbulluden, munir ozkula gecen kavugun hala sahibi oldugu icin. ve o kavugu sahan denen lavuga vereceginden emin oldugum icin
ferhan sensoydan neden nefret ediyorum
"muslumanlar nasil hacca gidip haci oluyorlarsa ben de kominist oldugum icin kubaya gidince haci oldum" dedigi icin. hayir komunist oldugu dinsiz oldugu icin degil, bunu yapan adam 10 yil once akbank reklaminda oynadigi icin.
ferhan sensoydan neden mi nefret ediyorum
sadece sevmemenin, begenmemenin, nefret etmenin en dogal hakkim oldugunu dusundum icin nefret ediyorum...
13 Aralık 2008 Cumartesi
dun bir yemek yedim
tam bir ertugrul ozkok yazisi basligi degil mi, ama icerigi o kadar yogun olmayacak merak etmeyin.
iste haftasonu.. ama yapmam gereken bi suru sey var
dun bizim ahalinin chrismasi, kuzey uklelerinin bilmemne bayrami, ingilizlerin ozel gunu ve benim de kurban bayramim nedeniyle hep beraber bir yemege ciktik. madriddeki guzel cin lokantalarinin birine gittik. rollos primavera ile baslayan yemek, yengecli salata, noodle ve pilavla devam etti. ana yemek olarak limonlu tavuk ve sebzeli dana eti yedik. madride geldigimden beri denedigim ikinci cin restorani ve kesinlikle eminim ki yemekleri biraz yagli olsa da madrid mutfagindan 10 kat daha guzel. yemekten sonra bi yere eglenmeye gitti elemanlar. benim ise keyfim yoktu pek. o yuzden eve dondum..
ve kisin ilk kari simdi basladi. simdi kalkip kahvalti yapmaliyim :(
iste haftasonu.. ama yapmam gereken bi suru sey var
dun bizim ahalinin chrismasi, kuzey uklelerinin bilmemne bayrami, ingilizlerin ozel gunu ve benim de kurban bayramim nedeniyle hep beraber bir yemege ciktik. madriddeki guzel cin lokantalarinin birine gittik. rollos primavera ile baslayan yemek, yengecli salata, noodle ve pilavla devam etti. ana yemek olarak limonlu tavuk ve sebzeli dana eti yedik. madride geldigimden beri denedigim ikinci cin restorani ve kesinlikle eminim ki yemekleri biraz yagli olsa da madrid mutfagindan 10 kat daha guzel. yemekten sonra bi yere eglenmeye gitti elemanlar. benim ise keyfim yoktu pek. o yuzden eve dondum..
ve kisin ilk kari simdi basladi. simdi kalkip kahvalti yapmaliyim :(
12 Aralık 2008 Cuma
laboratuvarda köfte kokusu
bu yaziyi yazmama esas olarak neden teskil eden iki sey var. birincisi labda az once duydugum kofte kokusu digeri ise eski ev arkadasim emre bayramin blogunda gezmem. su an kofte kokusu beni siddetle kendine cektigi icin once ondan bahsedecegim. uzak diyarlarda oldugum icin zatne guzel bir yemek kokusuna inanilmaz duyarli hale gelen burnum demin durup dururken aldi bu kokuyu. ama bu pismis kofte kokusu degil. hani kofte yapmak icin once kiymayi cikarir acilmasini beklersiniz. hafiften kendini birakinca uzerine sogan rendelersiniz, maydonoz kiyarsiniz, baharata bogarsiniz, bir yumurta biraz yogurt ve biraz da limonla terbiyeleyip ekmek icini de koyduktan sonra yogurursunuz. kivama gelince degisik bi koku cikar. bahrat desen degil, sogan desen degil. cig et desen degil. bi cimcik alir atarsiniz agziniza. kofteleri top top yaptiktan sonra bi omur elinizden gitmez koku. aslinda pek sevilesi bi koku da degildir hani. inanin su anda labda bu koku var. nerden geldigini bilmiyorum ama es kaza bulsam cig cig yiycem. hayir, iskender kokusu olsa, manti kokusu olsa, ne biliim iskembe corbasi kokusu olsa gaipten sevdigim yiyeceklerin kokularini duyuyorum der gecerim ama beynimi bulandiran bu coskun koku beni alip goturmeden biseyler yesem iyi olacak.
..
bu arada gittim karnimi doyurdum. ne mi yedim? ispanyollarin en meshur yemeklerinden tortilla. ki kendisi bizi patates boregine denk gelen bir tattir. haslanmis patates sut tuz yumurta ve tereyagi ile birlikte firina verilerek yapilir. hakkini vermek lazim guzel yapiyorlar. dilim dilim kesip, taze baget ekmegin arasinda kozlenmis carlistonla servis ediyorlar ki hakikaten doyurucu oluyor.
bu arada kofte kokusu da gitmis ben yokken. heralde neden olan kimyasal uzaklasti ya da ben doydum. evet efendim ne diyordum, ha ikinci sebep emrenin blogunu okumam. simdi usenmesem onun blogunun adresini verir reklamini yapardim ama hazir hizimi almisken kaybetmeyeyim. emrenin blogunu okurken aldigim tat, evde yalniz kaldigim zamalarda dusundugum seyleri hatirlatti bana. tek basina yasiyorsaniz cok sey dusunursunuz. ama bunu disavuramayinca, kimselerle paylasamayinca hic bi sey ifade etmez sizin icin bile. iste ben de dedim ki. hazir elim yillardir yazmamaktan paslanmisken, hayatima da gri tonlari hakimken, pasi biraz cozup rengi biraz sariya kaydirir belki bu blog isi.
yazilari uzun tutmiicam, zira uzuuuun seyler yazmaktan ve okumaktan hazzetmem.
her gun de yazmiicam. zira rutine binerse benim de canimi sikar sizin de
noktalamaya falan da dikkat etmiicem. zira zaten rahatlamak icin yaziorum bi de bu yuzden sinir sahibi olmak istemem.
iste boyle... kalani bi daa sefere
..
bu arada gittim karnimi doyurdum. ne mi yedim? ispanyollarin en meshur yemeklerinden tortilla. ki kendisi bizi patates boregine denk gelen bir tattir. haslanmis patates sut tuz yumurta ve tereyagi ile birlikte firina verilerek yapilir. hakkini vermek lazim guzel yapiyorlar. dilim dilim kesip, taze baget ekmegin arasinda kozlenmis carlistonla servis ediyorlar ki hakikaten doyurucu oluyor.
bu arada kofte kokusu da gitmis ben yokken. heralde neden olan kimyasal uzaklasti ya da ben doydum. evet efendim ne diyordum, ha ikinci sebep emrenin blogunu okumam. simdi usenmesem onun blogunun adresini verir reklamini yapardim ama hazir hizimi almisken kaybetmeyeyim. emrenin blogunu okurken aldigim tat, evde yalniz kaldigim zamalarda dusundugum seyleri hatirlatti bana. tek basina yasiyorsaniz cok sey dusunursunuz. ama bunu disavuramayinca, kimselerle paylasamayinca hic bi sey ifade etmez sizin icin bile. iste ben de dedim ki. hazir elim yillardir yazmamaktan paslanmisken, hayatima da gri tonlari hakimken, pasi biraz cozup rengi biraz sariya kaydirir belki bu blog isi.
yazilari uzun tutmiicam, zira uzuuuun seyler yazmaktan ve okumaktan hazzetmem.
her gun de yazmiicam. zira rutine binerse benim de canimi sikar sizin de
noktalamaya falan da dikkat etmiicem. zira zaten rahatlamak icin yaziorum bi de bu yuzden sinir sahibi olmak istemem.
iste boyle... kalani bi daa sefere
Kaydol:
Yorumlar (Atom)