12 Aralık 2008 Cuma

laboratuvarda köfte kokusu

bu yaziyi yazmama esas olarak neden teskil eden iki sey var. birincisi labda az once duydugum kofte kokusu digeri ise eski ev arkadasim emre bayramin blogunda gezmem. su an kofte kokusu beni siddetle kendine cektigi icin once ondan bahsedecegim. uzak diyarlarda oldugum icin zatne guzel bir yemek kokusuna inanilmaz duyarli hale gelen burnum demin durup dururken aldi bu kokuyu. ama bu pismis kofte kokusu degil. hani kofte yapmak icin once kiymayi cikarir acilmasini beklersiniz. hafiften kendini birakinca uzerine sogan rendelersiniz, maydonoz kiyarsiniz, baharata bogarsiniz, bir yumurta biraz yogurt ve biraz da limonla terbiyeleyip ekmek icini de koyduktan sonra yogurursunuz. kivama gelince degisik bi koku cikar. bahrat desen degil, sogan desen degil. cig et desen degil. bi cimcik alir atarsiniz agziniza. kofteleri top top yaptiktan sonra bi omur elinizden gitmez koku. aslinda pek sevilesi bi koku da degildir hani. inanin su anda labda bu koku var. nerden geldigini bilmiyorum ama es kaza bulsam cig cig yiycem. hayir, iskender kokusu olsa, manti kokusu olsa, ne biliim iskembe corbasi kokusu olsa gaipten sevdigim yiyeceklerin kokularini duyuyorum der gecerim ama beynimi bulandiran bu coskun koku beni alip goturmeden biseyler yesem iyi olacak.

..

bu arada gittim karnimi doyurdum. ne mi yedim? ispanyollarin en meshur yemeklerinden tortilla. ki kendisi bizi patates boregine denk gelen bir tattir. haslanmis patates sut tuz yumurta ve tereyagi ile birlikte firina verilerek yapilir. hakkini vermek lazim guzel yapiyorlar. dilim dilim kesip, taze baget ekmegin arasinda kozlenmis carlistonla servis ediyorlar ki hakikaten doyurucu oluyor.

bu arada kofte kokusu da gitmis ben yokken. heralde neden olan kimyasal uzaklasti ya da ben doydum. evet efendim ne diyordum, ha ikinci sebep emrenin blogunu okumam. simdi usenmesem onun blogunun adresini verir reklamini yapardim ama hazir hizimi almisken kaybetmeyeyim. emrenin blogunu okurken aldigim tat, evde yalniz kaldigim zamalarda dusundugum seyleri hatirlatti bana. tek basina yasiyorsaniz cok sey dusunursunuz. ama bunu disavuramayinca, kimselerle paylasamayinca hic bi sey ifade etmez sizin icin bile. iste ben de dedim ki. hazir elim yillardir yazmamaktan paslanmisken, hayatima da gri tonlari hakimken, pasi biraz cozup rengi biraz sariya kaydirir belki bu blog isi.

yazilari uzun tutmiicam, zira uzuuuun seyler yazmaktan ve okumaktan hazzetmem.

her gun de yazmiicam. zira rutine binerse benim de canimi sikar sizin de

noktalamaya falan da dikkat etmiicem. zira zaten rahatlamak icin yaziorum bi de bu yuzden sinir sahibi olmak istemem.

iste boyle... kalani bi daa sefere

1 yorum:

  1. madrid merkez kafasına göre herkez:)
    hoşgeldin ilkercim blogosfere. utanmasam bengünün çıkış şarkısı olan -rezil bir şarkıdır- 'hoşgeldin dünyama' şarkısını bile yazıvericem buraya kaldı ki geçenlerde ofis arkadaşımla kendimizi bu şarkıyı mırıldanırken bulup kendimizden nefret etmişliğimiz bile vardır.

    YanıtlaSil