11 Nisan 2012 Çarşamba

Ladies and gentelmen I give you... Clint Eastwood..

Bir efsane.. Ama sadece oyunculukta..

"İzlenmesi gereken" prensibiyle kendimi kampa aldığım filmlerden Unforgiven'daydı sıra dün. En iyi film ve en iyi yönetmen Oscarlı bu filmi izlerken keyif aldığımı söylesem yalan olur, ama iyi bir film (7/10) olduğunu da söylemeliyim. Filmle öğrendiğim yeni şeyse şu oldu: Eastwood'un Tarantino'yu ne kadar çok etkilediği. Ama bir farkla, Eastwood'un duygusal yoğunlaşma, empati ve izletmeden hissettirme çabalarını adeta reddeder bir şekilde. Kill Bill filmini Tarantino sanki bunun için çekmiş, ve çekerken de sanırım en çok Unforgiven'dan etkilenmiş, öyle ki baş-kötü karakterin adını bile ödünç almış (Bill).

İlginç ama filmin Funny Games'i bile etkilediğini düşündüm. Hatta Funny Games US'deki çifte sahnesi sanki buraya selam çakmak için konulmuş gibi geldi.

Eastwood'un yönetmenliğiyle ilgili genel eleştirim, duygu yoğunlaşmasını ve oyunculuğu bu kadar ön plana çıkarıp hikaye ve senaryoya aynı özeni göstermemesi. Bundan dolayıdır ki yönetmenliğini yaptığı filmleri sevemiyorum. Yıldızım hiç barışmıyor. Changeling (Sahtekar, 3/10), Mystic River (Gizemli Nehir, 4/10), Million Dollar Baby (Milyonluk Bebek, 5/10) Gran Torino (3/10). Dolayısıyla kötü-vasat arası gördüğüm bu filmlerin akademiden aldığı övgü ve itibarı anlamdırmakta zorlanıyorum.

Neyseki Eastwood'un bendeki yeri çektiği değil oynadığı filmlerle örülü... Öncelikle Sergio Leone'nin iki başyapıtı: Il buono, il brutto, il cattivo (İyi, Kötü Ve Çirkin, 10/10) ve Per Qualche Dollaro In Più (Birkaç Dolar İçin, 10/10) için ona teşekkür ediyor ve uzun ömürler diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder