7 Mayıs 2009 Perşembe

turkler, sanat, bilim

bir suredir ispanyada surgun cekmekte olan kulunuz, yemek yaparken ya da pismesini beklerken avrupa yakasi seyretmeye bayilmaktadir. bu surgunun vehametini allahtan onceden sezebilmisim ki, yanima avrupa yakasinin ilk 5 sezonunu almistim. madride geldigim ilk gun ilk bolumu izleyerek basladigim seruvende simdi 6. sezonun baslarindayim. gecen gunlerde yine bir avrupa yakasi bolumu izlerken ev arkadasim melih, turkiyedeki dizilerin yurtdisi komedi dizileine gore cok farkli oldugunu. yurtdisindaki dizilerin olaylara guldurdugunu, turk komedi dizilerinin ise kisilere endeksli oldugunu soyledi. hakliydi da. son zamanlarda bizi en cok gulduren tiplere bir bakalim.

sanirim listenin basina cem yilmazi koymak allahin emridir

zekasini ve yetenegini yadsimak sadece nankorluk degil korluk de olur. ama bugune kadar standuplarinda olsun, vizontele de olsun, AROG-GORA da olsun, hatta hokkabaz da olsun, reklam karakterleride olsun basarisini tek bir seye borcludur: hafif uyanik - hafif saf, az egitimli - cok ukala, halktan olan, icindeki iyilik duygusu silinmeyecek sekilde kazinmis olan ama firsatini bulup herkesin arasindan sivrilmek isteyen, 70 milyonun belki de 50 milyonunu olusturan ve her yerde her zaman gorebilecegimiz, "amina koyim" soz obegini noktalama isareti seklinde cebinde tasiyan bir karaktere. tabii ki cem yilmaz esittir bu bahsettigim sey demiyorum ama bunun varyasyonlari, uc eksileri bes artilaridir.

beyaz, okan bayulgen, sahan diye sirayla anlatmak gereksi diye dusunuyorum ve avrupa yakasina geri donuyorum.

avrupa yakasini neden cok sevdik. gunde 50 dizinin cekildigi bu zamanda avrupa yakasi neden nefessiz devam ediyor bunu irdelemeye calisicam. gorunuste dizi turk halkina cok yabanci insanlarin arasinda geciyor. bir dergi ve onun icinde dunyadan kopuk 5 calisan. ama bir cayciyla, bir obur ve hallederiz tadinda abiyle, bir kuruntulu babayla, bir titiz anneyle hayatin kendisine simsiki baglaniyor dizi. diger ve bence daha onemli sebebe gelince (ki yazinin ana fikri geliyor dikkat) cok ozenli ve riske girmeden yaratilmis karakterler

ornegin volkan:

fenerbahce hastasi, sarkici olma sevdalisi, calismadan yirtma heveslisi, yedikce acikan bir karakter. simdi bu ozelliklerden her hangi birisi ters olsaydi ne boyle bir karakteri severdik ne de boyle bir karakter dizi karakteri olurdu.

ya da burhan:

cimri, mal mulk duskunu, muskulpesent, efemine, abaza, ukala...

onceki dedigimi tekrar etmeye gerek yok. demek istedigim su. yani bu karakteri cimri yapmak demek zaten riske girmemek demek. cunku cimri deyince zaten onun 200 km acik, istedigin durumda istedigin sekilde guldurebilirsin. halkin gulecegi sey de belli, senin yazacagin sey de.
az bir zeka ile yolu gozunde canlandirirsan zaten gerisi gelir. her ozellik icin bunu sayabilirsin.
bu bir yandan kolaya kacmaksa da obur yandan baska bir alternatifin de yok zaten. biraz karmasik anlattim ama halkin burhana gulmesiyle senin burhani yaratmanin sebebi ayni sey.

bunu once bu sanata benzer sanatlara sonra tum diger turk ve turk-islam sanatlarina kadar goturebiliriz.

cem yilmaz - ata demirer - ferhan sensoy - munir ozkul - sadri alisik - feridun karakaya - vahi oz - ismail dumbullu - kavuklu ile pisekar - karagoz hacivat diye geriye gidebilirsiniz. aradakileri atlayip karagozu anlasak bile yeter. karagoz ayni baslarda anlattigim volkan-cem yilmaz cizgisinin izdusumudur, hacivat da onun karsisinda durabilecek okumus softa sikici cok bilmis kisilik. hacivata gulmeyiz aslidna karagoze guleriz. belki de o yuzden adi karagoz diye gelmistir. bunu karagozun diger karakterlerinde de gormek mumkun: arnavut, yahudi, sofu, celebi, tuzsuz deli bekir, tiryaki, laz, zeybek, cingene (hatta bazi kaynaklar orospu ve pezevenk karakterlerin oldugunu fakat bunlarin sansurlendigini soyluyor) . goruldugu uzre her karakter bir sterotipdir. hepsinin neye guldurecegi bellidir. simdiki ulke sinirlarimizi cok asan bir reklilige ve enternasyonel yapiya sahiptir. milliyetler ustu halkin diller ustu bu oyununda, herkes herkesin diline karakterine sivesine aptalliklarina cahilliklerine gulerek 600 yili gecirmistir. sanli ecdadimiz.. (tamam burasi sakaydi) simdi ki milliyet ve din siyasetinin anlamsizligini bizim yuzumuze bir tokat gibi iner karagozde. cunku zaten karagoz bu farkliliklerin bizi biz yapan oldugumuz seyleri toplumbilincaltina yerlestirir ve hatirlatir.

neyse bu kisa tarih ve kardeslik zimbirtisini geciyorum. esas derdim turk toplumun sterotiplere gulmesi. sanirim bunu karagoz ve cem yilmaz orneginde yeterince anlattim. arasindaki bosluklari doldurmak kolay.

temasa sanati ve onun devami hakkinda anlattiklarim, aslinda turk ve turk-islam sanatlari geleneginin bir sonucu. nedir bu sanatlar, hat, tezhip, divan siiri, oymacilik, kakmacilik, mimari.. hepsinden milyonlarca ornek verilebilir. ornegin divan siiri, benzetmeler hep aynidir, asik ve masuk gul ve bulbule benzetilir. ya da bunun cesitlemelerine. uyaklar ve ayaklar bellidir, aruz vezinleri bellidir. yeni benzetmeler yeni kaliplar kurulamaz. bu gelenekten beslenen insanlar daha once zaten soylenmis seyleri yeniden ve daha guzel soyleme telasi icindedir. bunu bu sanatlari kinamak icin soylemiyorum. aksine ustalarin islerinin ne kadar zor oldugunu, ortaya cikan sonuclarin ne kadar zor ciktiginin oneminin altini cizmek icin soyluyorum. bazi yarim kalan divanlarda gorulmustur ki mesela. beyitlerin sonundaki uyaklar bulunmus ve yazilmis ama geri kalan yerleri bos birakilmistir sonradan yazmak icin. bu kadar teknik... butun bunlara ragmen bir divan siiri beyitinin karmasik kelimeleri ve agdali soylenisi agir yuklentisi bizi bizden almaz mi? guzelligidnen bir sey kaybeder mi? kuskusuz hayir. amma ve lakin yeni seyler uretmek yeni fikirler ortaya surmek isteyen kisileri sinirlandiran bir seydir bu.

kakmacinin neyi nasil oyacagi, hangi motifi isleyecegi, caminin nasil yapilacagi, hatin tezhibin nasil cekilecegi de ayni dogrultude belirlidir onceden. ama bir el hambra, bir sultanahmet, guzelim hatlar tezhipler sayamayacgimiz kadar cok ornekler. hepsi ayni kaynaktan beslenen ve ayni sonucu veren bir fonksiyonlar yumaginin sonuclaridir. sanattan bilime bilimden toplum duzenine kadar hep bunun izdusumu ya da bileskeleri ornekler var.

iste geldik yazinin ana fikrine. neden turklerden cok iyi muhendisler cok iyi doktorlar cok iyi askerler cikiyor da yaratici fikirleri dunyalari degistiren dahiler cikmiyor. nufusu istanbul kadar bile olmayan bir hollandadan bile butun dunyaca bilinen sayisiz fizikci, ressam cikarken, turklerin, hatta islam cografyasinin etkisi ve katkisi eser duzeydeyse iste bunun sebebi yaratici fikirleri torpuleyen, yer yer ezen-kucumseyen bu gelenegin sonucudur.

hamaset mesgulleri hemen ataturk, fatih sultan mehmet diye gaza gelmesin. ibni sina mimar sinan bu liste boyle gider. hepsinin de tarihe dustugu not bellidir. ama ortalama bir avrupaliya turklerden kimi taniyorsun diye sorunca hasan sas cevabi alirsin.

anlatacak cok seyi olmasina ragmen bu yazinin keyifsizligi ve teknikligi de buna bir ornek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder